yobaz | yoğalmak | yoğaltıcı | yoğaltım | yoğaltmak | yoğrulmak | yoğunağır, çok, derin, dolu, iri, kaba, kalın, kesif, koyu, sıkı, sıkışık, şişman, tombul | yoğunlaşmak | yoğunlaştırma | yoğunlukdeniz, kesafet, kıvam, trafik | yoğurt | yoğurt çiçeği | yoğuşmak | yok | yok etmekalmak, bağlamak, gidermek, kavurmak, kazımak, kırışmak, kırmak, mahvetmek, silmek, t emizlemek, yırtmak | yok olmakbatmak, çıkmak, dağılmak, erimek, kaçmak, sönmek, yıkılmak, yitmek | yok yoksul | yoklama | yoklamakaramak, araştırmak, bakmak | yokluk | yoksulçorak, fakir, fukara, kembağal, parasız, sefil, yetersiz | yoksullukihtiyaç, sefalet, zaruret | yoksun | yoksunluk | yoksuz | yokuş | yoldefa, erkân, ezgi, gaye, hat, hız, kere, kez, maksat, metot, minval, muamele, reçete, s efer, sırat, sistem, suret, şekil, tarz, uğur, usul, vadi, yöntem | yol ayrıcı | yol azığı | yol halısı |
|
Language:
|