kır sakız olmak |
kır vermek |
kıraat |
kıraat etmek |
kıraathane |
kırağı |
kırak |
kıranafet, bayır, çevre, kenar, kıyı, tepe, uç |
kıratdeğer, düzey, nitelik, seviye |
kıray |
kırba |
kırcı |
kırçıllanmak |
kırgavul |
kırgın |
kırıcı |
kırıcı olmak |
kırık |
kırık dökük |
kırıklamak |
kırılan |
kırılmakalınmak, azalmak, darılmak, gücenmek, içerlemek, incimek, incinmek, sınmak, yatışma k |
kırım |
kırınmak |
kırıntı |
kırışmaköldürmek, paylaşmak, yok etmek |
kırıştırmak |
kırıtma |
kırıtmakgamze etmek, kır vermek, naz etmek |
kırkmak |
kırma |
kırmakdelmek, haklamak, incitmek, kaçmak, sındırmak, uzaklaşmak, yaralamak, yok etmek |
kırmızı |
kırmızılaşmak |
kırnakcariye, çevik, güzel, titiz |
kırpıntı |
kırpma |
kırpmak |
kırtasiyecilik |
kısa |
kısaboy |
kısaca |
kısacası |
kısaltarak |
kısaltım |
kısaltma |
kısaltmakalmak, budamak, kasmak, özetlemek |
kısık |
kısımbölüm, fasıl, hizip, kesim, kol |
kısır |
kışır |
kısıtlamakmahdutlaştırmak, sınırlamak |
kısıtlanmış |
kısıtlı |
kıskançlık |
kıskançlık etmek |
kıskanmak |
kıskı |
kışkırtma |
kışkırtmakfitnekârlık etmek, körüklemek, tahrik etmek |