bağışık |
bağışıklık |
bağışlama |
bağışlamakaffetmek, almak, lütfetmek, unutmak |
bağışlanmış |
bağışlayın |
bağıt |
bağlambağ, bent, demet, deste, kelep |
bağlamaambalaj, ilhak, paket, saz |
bağlamakcezbetmek, tamamlamak, tutmak, tutturmak, yok etmek |
bağlanak |
bağlanma |
bağlanmak |
bağlanmış |
bağlantıbirlik, ilişki, irtibat, rabıta, temas |
bağlantısız |
bağlaşık |
bağlaşma |
bağlıasılı, kapalı, mecbur, sadık |
bağlı olmak |
bağlılaşım |
bağlılıkbirlik, ilişik, intisap, sadakat, sevgi, tabiiyet |
bağnaz |
bağnazlık |
bağrış çağrış |
bahane |
bahar |
baharat |
bahçe |
bahçıvan |
bahir |
bahis |
bahse girmekhüccet etmek, mübahase etmek |
bahsetme |
bahsetmek |
bahşetmek |
bahtalın yazısı, kader, nasip, şans, talih, yıldız |
bahtiyar |
bahtiyarlık |
bahtsız |
bahusus |
bakaç |
bakan |
bakanlar kurulu |
bakanlık |
bakarak |
baki |
bakir |
bakı |
bakılırsa |
bakım |
bakımevi |
bakımlı |
bakımsız |
bakınmak |
bakır |
bakış |
bakma |
bakmakaramak, beslemek, denemek, görmek, gözetmek, ilgilenmek, incelemek, karışmak, korumak, seyretmek, uğraşmak |
bakmamak |